Çok eskiden Çinli ve Anadolulu ressamlar, kimin daha yetenekli olduğu konusunda çelişkiye düşmüşler. Bunun üzerine padişah, onları imtihan etmeye karar verir.
Büyük bir odayı tam ortasından perdeyle ayırtıp ressamlar birbirlerini görmeden ve etkilenmeden çalışsınlar diye ferman buyurur. Vakti gelince, padişah kimin daha çok sanatkar olduğunu görmek için odaya girer. Çinli ressamlar, kendi duvarlarını öyle eşsiz güzellikte akıl almaz resimlerle süslemişler ki; padişah takdirden, tebrikten kendini alamaz.
Anadolulu ressamların çalıştığı tarafa geçince görür ki, "Bizimkiler" sadece duvarı baştan başa cilalayıp parlatmakla yetinmişler. Padişah, "Bu ne demek?" diye düşünürken, Anadolulu ressamlardan biri aradaki perdeyi kaldırır. Çinli ressamların yaptığı resimler, cilalanmış duvara, olduğundan daha güzel ve cazibeli yansımışlardır.
Ayrıntılara dalmak, insanı her zaman başarıya ulaştırmayabilir. O yüzden yaşamı oluşturan motifleri ayrıntılara boğmamak gerekir.
Yaşamın ayrıntılı motiflerini çok güzel bulurken, çoğu zaman sade ve süssüz motiflerin muhteşem güzelliğinden habersiz kalırız.
Yaşamın sükununu, mutluluğunu ve başarısını belki de sadelikte buluruz, tıpki Anadolulu ressamlar gibi...