1 Eylül 2008
Remzi İNANLI Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü
Okul öncesi son beş yılda çok gelişmiştir. Bu yıl % 34,5 e ulaşılması gereken hedeftir.
Okul öncesi dönem zihinsel, bedensel sosyal yönden gelişimi sağlayan, toplumun değerleri doğrultusunda geliştiren ve ilkokula hazırlayan 0-6 yaş çocukları kapsar. Ülkemizde okul öncesi yakın zamana kadar 0-6 yaş çocukların sadece bakımı olarak algılanmış ve bu düşünceyi değiştirmek için okul öncesi genel müdürlüğü kurulmuştur. Türkiye’de okul öncesi eğitim müstakil anaokulu ve anasınıflarında verilmektedir. Aynı zamanda sosyal hizmetler ve çocuk esirgemeye bağlı kreşler de var bunları tek çatı altında toplamak hedefleniyor.
Okullaşmada bu yıl 4-5 yaşta % 50, 5 yaşta % 100 ü yakalamayı planlıyor.
Okul öncesinin gelişmesi için anne-baba eğitimi de çok önemlidir. Okul öncesi eğitim uzman kişiler tarafından verilmeli ve okulda verilen eğitim ile evdeki eğitimin aynı olmasına dikkat edilmelidir. Bunun için anne eğitimi, okul çocuk eğitimi programları da veriliyor. Öğretmen velileri okula davet edip onların eğitimine de önem vermelidir.
Anasınıflarında ikili eğitim verilmelidir. Çünkü çocuğun günün yarısını ailesinin yanında koşup oynayarak geçirmesi gerekir. Anaokullarında eğitim isteğe bağlıdır. Eğer veli çalışıyorsa çocuğunu anaokuluna tam gün, çalışmıyorsa yarım gün olarak gönderir. Ayrıca anaokullarının fiziksel ortamı müsait olduğu için tam gün eğitim çocuklar için daha iyi olmaktadır. Oysa anasınıflarının birçoğu ilkokulun sınıflarından biri anasınıfı ortamına dönüştürüldüğü için fiziksel koşulları yeterli olmamaktadır. Bu yüzden de anasınıflarında yarım gün eğitim yeterlidir. Bu yıl anaokullarında çocuk kulüpleri kuruldu. Ana okulda eğitim süresi erken bitmektedir. Çalışan veliler ise çocuklarının iş çıkışına kadar anaokullarında kalmasını istedikleri için çocuk kulüplerinin açılmasına gerek duyuldu. Çocuk kulübünde çocuğu ayda iki saat kalan veliler 60 YTL. Ücret ödeyecek. Anaokulunda tam gün olduğu için ücret fazla, anasınıflarında ise ücret çok az verilmektedir. Eğer velinin maddi durumu iyi değilse yine de çocuğun kaydını okula yaptırıp indirim ya da % 10’ luk kontenjan hakkından yararlandırılmalıdır. Ayrıca hayırsever insanlar yapacakları yardımlar ile okul öncesine yatırım yapabilirler.
Dünya bankası okul öncesine 1 liralık yapılan yardımın 7 lira olarak ekonomiye katkısının olduğunu tespit etmiştir. Okul öncesi eğitimi alan çocuğun değişik üniversitelerde % 98 oranında başarı sağladığı saptanmıştır. Ayrıca okul öncesi eğitim çocuklarda okul korkusunu atmaktadır. Çocuk bu eğitimle zeka gelişimi tamamlanıyor. Özgür oluyor, iletişim kuruyor, sosyalleşiyor ve kendisini ifade ediyor. Bu yüzden bu şekilde okul öncesine yapılan yatırımlar daha kolay geriye dönüyor.
Bu yıl içinde yapılan kampanyaların ( 7 çok geç, oyuncak kampanyası, beslenme kampanyası, çağdaş yaşamı destekleme kampanyası, danone ile 510 okulun donatımı kampanyası v.b.) Okul öncesi eğitim yaygınlaştırılması sağlanmıştır.
Geçen yıl uygulamaya başlayan anasınıflarının bir hafta öncesinden okula erken başlaması öğrencilerin okulu, çevreyi ve öğretmeni tanıması ve uyum sağlaması açısından olumlu yönleri olmuştur. Ayrıca veliler de bu uyum süreci içinde küçük çocuğu ile daha rahat ilgilenebilmişlerdir.
Okul öncesinin yaygınlaşması için ülkemizde 13 ilde gezici anaokulu uygulaması da yapılmaktadır. Bu uygulama şehrin gelişmemiş varoş denilen yerlerinde okul olmadığı için çalışan eski belediye otobüslerinin içi anaokulu ortamına dönüştürülüp, iki öğretmen ile gerçekleştiriliyor. Öğretmenlerden biri velilerin eğitimi ile diğeri ise çocukların eğitimi ile ilgileniyor. Bu şekilde o bölgede okul öncesi eğitimin bilincini geliştirip daha sonra talep çok olunca o yerlere de anaokulları yapılıyor. Bu uygulama ilk kez Kanada ve Amerika’da başlamıştır.
İlköğretim öğürencilerine ücretsiz kitap verilmesi fikri henüz bakanlık tarafından hazırlık aşamasındadır. Bu yüzden okul öncesi öğretmenleri bu yıl da yayınevlerinden kitapları sınırlı ve dengeli olarak almalı velileri bu konuda sıkıntıya sokmamalıdır. Ayrıca ihtiyaç listelerinin de en asgari düzeyde tutup velilere bu ihtiyaçları aldırmalıdırlar.
2 Eylül 2008
Doç.Dr.Hüseyin ÇELİK Millî Eğitim Bakanı 2008-2009 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Konuşması
Sunucu programı açtı. Mili Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik; 21 milyona yakın öğrenci olduğunu belirtti. Birinci sınıfların ve Ana okulu ve ana sınıflarının erken başlatıldığını ve ilk gün korkusunun yenilmesi için yapıldığını belirtti. Bir alıştırma dönemi olduğunu ve herkesin memnun olduğunu belirtti.
2007-2008 Eğitim Öğretim Yılının bir değerlendirmesini yaptı. Git gide iyiye ulaştıkların belirtti. Bakanlık çalışanları ve yöneticilerin sürekli çalıştıklarını belirtti. Eğitim ie kalkınmışlığın paralel yürüdüğünü belirtti.
Gelecek yıl 30 ilde okul öncesi eğitimi zorunlu hale getireceklerini belirtti. Adrese dayalı nufus sistemi ile yüzde yüz okullaşma oranının yakalanacağını belirtti. Ana-kız okuldayız kampanyası hakkında bilgi verdi. Annelerede okuma öğreteceklerini belirtti. Liseler için de yurt yaparak okullaşma oranını artıracaklarını belirtti. Toki ile 1 milyarlık anlaşma yaptılar. Merkezi ve il özel idareleri ile Toki’ye okul yaptıracaklarnı belirtti. Sakarya Karadere’de bir ilköğretim okulunun eğitim öğretime hazırlığı gösterildi. Eski sıraları boyayıp güzel hale getirdiler. Oturma alanı ve dergi köşesi hazılamışlar. Fiziki altyapı çalışmalarının hiçbirzaman bitmeyeceğini söyledi. Türkiyenin hem üstü hem altı hareketlidir dedi. Depreme karşı dayanıklılık çalışmaları yaptıklarını söyledi. Mesleki ve teknik eğitime önem verdiklerini söylediler. 81 vilayette 130 üniversite kurulduğunu söyledi. Açık öğretime önem verdiklerini söyledi. Herkesi açık öğretime kaydedeceklerini söyledi. E-devlet uygulamalarında dünya 8.si olduklarını söyledi.
Kocaeliden Şenay Kutay’ın sorusu cevaplandı. Usta öğreticilerin özlük haklarında iyileştirme yapacaklarını belirtti.
Başka bir öğretmen sözleşmeli öğretmenlerin yer değiştirmeleri ve eş durumu tayinleri hakkında bilgi verdi. Atamaların ihtiyaca göre ata yapıldığını söyledi.
Branş atamaları hakkında bilgi verdi.
İstanbu’da Mualla SANCAK’ın soruları cevaplandı. Kaydolmaları hakkında bilgi verdi.
Okul aile birliği hakkında bilgi verdi. Bağışın zorunlu olmayacağını söyledi. Gönüllülük esasına göre yardım istenebileceğini belirtti.
Ankara Noterler birliği İlköğretim Okulu’ndaki fotoğraf albümü tanıtıldı. Sınıfın duvarları fotoğraflarla süslenmiş. Öğretmen fotoğraf çekerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Fotoğraf çekme alıştırmaları yaptılar.Öğretmenliğin fedakarlık mesleği olduğunu ve eğitimde öğrencinin katılımının önemini belirtti. Orta Öğretim Müfredatı hakkında bilgi verdi. SBS hakkında bilgi verdi. Dersanesiz de kazanılabileceklerini söyledi.
Ankara’dan Mustafa Yılmaz’ın sorusu cevaplandı. Şube Müdürlerinin de müfettişlerin de sorunlarının düzenleneceğini belirtti. Atanan öğrencilerden 3’te birini dönemimizde atadıklarını söyledi. Yeni eğitim fakülteleri açılmadığını söyledi. Herkesi atayamayacaklarını söyledi. Her kesin atanmasının mümkün olmadığını söyledi. Ülkenin her tarafına atama yaptıklarını söyledi.
3 Eylül 2008
Prof.Dr. Selahaddin ÖĞÜLMÜŞ İlköğretimde Hayat Bilgisi Programı ve Önemi
Prof.Dr.N.Voltan ACAR Öğrenci, veli ve öğretmen iletişimi
İLETİŞİM NASIL OLMALIDIR?
İLETİŞİM ÖNÜNDEKİ ENGELLER NELERDİR?
Canlı yayında davet edilen konuğa iletişimin nasıl olması gerektiği hakkında sorular yöneltildi. Konuk ,iletişimle ilgili yöneltilen soruları bilimsel olarak açıkladı.Kendi hayatından ve şahid olduğu olaylardan doğru ve yanlış örnekler verdi.
İletişim sırasında “etkin dinleme” yapılması gerektiğini ifade etti. Etkin dinlemede, duygunun karşımızdaki kişiye tam olarak yansıtılması gerektiği ifade edildi. Etkin dinlemenin yapılıp duygunun tam olarak yansıtıldığı durumun artık “empati” olarak ifade edildiği vurgulandı.
Örneğin çocuğumuz okula gitmek istemiyorsa , “hayır ille de gideceksin” şeklinde sert çıkışlar hatta şiddete baş vurmalar yerine ,karşılıklı oturup sorunun ne olduğu konusunda konuşulmalıdır.Çocuk belki yolda giderken korkuyordur,belki okulda üst sınıflardan baskı görüyordur bütün bunları konuşup çözümü çocukla birlikte bulmalıyız. Başka bir örnekte ise çocuğumuz okulda sözlü sınava kalkmak istemediğini söyleyebilir. Böyle bir durumda bu isteksizliğin sebebini bulmalıyız ve ona dönük çözümleri mutlaka birlikte bulmalıyız.
Doğru iletişim örneği olarak Yalova Fatih Sultan Mehmet Lise’sinde uygulanan “veliye mektup” çalışmasına ait görüntüler yayınlandı. Bu konuda okulda bir komisyon kurulduğu öğrencilere ait iyi ve kötü durumların tespit edildiği rapor halinde veliye mektup olarak gönderildiği ifade edildi. Öğrencilere ait sadece devamsızlık , disiplinsizlik vb olumsuzlukların değil uygulanan anket sonuçlarında elde edilen bilgilerin de veliye mektup olarak ulaştırıldığı anlatıldı. Bu çalışma sayesinde veli çocuğuna ait bilmediği duygularını öğreniyor. Bunun sonunda da “okul çocuğumu benden daha iyi tanıyor ve problemleri ile daha yakından ilgileniyor” sonucuna ulaşıyor ve “ben artık okulla en iyi iletişimi kurmalıyım” noktasına ulaşıyor.
Bu çalışma sayesinde okul veli iletişimindeki kopukluk giderilmiş ve öğrenci-okul başarısı yükselmiştir.
Altınova İlköğretim Okulu öğretmenlerinin yaptığı “Ağaç Dostluğu” çalışması sayesinde öğrenciler okul bahçesindeki ve köylerindeki tüm yaban ağaçlarını meyve ağaçları ile aşılıyorlar. Bu çalışma sonunda veliler hem okula karşı daha yakın duruyorlar hem de okulda öğrencilere öğretilen bilgileri öğrenme talebinde bulunuyorlar. Böylece okul ,veli ,çevre; yakınlaşması, işbirliği, iletişimi sağlanmış oluyor.
Nilüfer Acar diyor ki; “çocuklar da birer çınar gibidir, onları doğru bilgilerle aşılayıp büyümelerini sağlamalıyız.”
Her birey kendine özgüdür. Herkes biriciktir ve özeldir.Bu sebepten hiç kimseyi hiç kimse ile kıyaslamayınız.Kıyaslamak en önemli iletişim engellerinden bir tanesidir.Yalova’da uygulanan mektup çalışması;velide “benim çocuğum değerlidir” sonucunu ortaya çıkarmıştır.Veli artık çocuğunun özel olduğunu anlamıştır.Ona daha fazla değer vermesini,sorunlarına daha yapıcı bir şekilde yaklaşmasını sağlamıştır.
İletişim konusunda başka hangi yollar uygulanabilir?
Okul veli iletişimini arttırmak için “veli ziyaretleri” düzenlenebilir. Veli evinde veya işyerinde önceden randevu alınarak ziyaret edilirse okula ve öğretmene karşı bakış açısı olumlu yönde değişecektir.
Veliler küçük guruplar halinde okula davet edilebilir.
Okulda veya uygun salonlarda konferanslar düzenlenip veliler davet edilebilir.
Bütün bu çalışmalar bir öğretmenin değil de okulun çalışması olursa hem daha kolay hem de veli gözünde daha etkileyici olacaktır. Fakat tüm bunlar yapılırken unutulmaması gereken husus; veliler okula geldiğinde diğer öğrencilerle kesinlikle diyaloğa girmemeli, onlara asla zarar vermemelidir. Çünkü veli başka bir olaydan dolayı gidip çocuğunun arkadaşlarına şiddet uygulayabilmektedir ne yazık ki.
İletişim sırasında hangi yanlışları yapıyoruz?
Çocuklarla konuşurken öğüt verirseniz, ben zamanında şöyleydim diyerek başlarsanız karşı tarafın kapanmasına ,iletişim köprülerini atmasına sebep olursunuz. Öğüt verme ,vaaz verme,kendimizle veya bir başkasıyla kıyaslama iletişim önündeki en büyük engellerden biridir. Bunun yerine etkin dinlemeyi tercih etmeliyiz. Duygu birlikteliğini sağlamalıyız. Yani empati yaparak öğrenciyi dinlemeliyiz.
Öğrencilerle iletişim sırasında “çift mesaj” vermemeliyiz. Öğrenciye başka bir işle meşgulken “dinliyorum seni” dediğimizde tüm inandırıcılığımızı kaybederiz. Bu şuna benzer ; bir tanıdığımıza “şu çocuğu biraz bakabilir misin?”deriz. kişi cevap olarak “işim var ama bakayım yine de” der soğuk bir tavırla. Yani o anda iletişim kurduğumuz kişi ile aynı frekansta olmalıyız, onu anlamalı ve anladığımızı belli etmeliyiz bütün benliğimizle.
Çocuk yaramazlık yapar. Biz “sus otur” der arkasından da soru sormaya başlarız. Çocuk ne yapacağını şaşırır, güvenini yitirir ve kendini iletişime kapatır. Biz de sorunun çözümü adına hiçbir şey yapamadığımız gibi başka sorunların çıkmasına bile sebep olabiliriz.
Bazen de çocuğumuz odasını toplayamaz veya toplamak istemez. Biz hemen çocuğu eleştiririz. Ama aynı çocuk odasını topladığı zaman övgü beklerken biz onu görmezden geliriz. Bu örneklerden anlaşılacağı gibi çocuğun bakış açısına göre hayat boşluk kaldırmaz ama biz sadece olumsuzlukları görüp sürekli eleştirirsek, varacağımız noktada çocuğumuz beden olarak olsa bile ruh olarak, duygu olarak orada olmayacaktır.
İletişimde en sık yapılan bir hatamız ise az kelime ve cümle ile konuşmaktır. Kafamızda düşünürüz ama daha az sayıda kelime ile anlatırız. Nasılsa anlaşıldım diye düşünürüz.bu büyük iletişim yanlışlarından biridir. Kafamızda nasıl düşünmüşsek öyle de anlatmalıyız. Yoksa iletişim engeline biz sebep oluruz.
İletişim çok kolaydır. İletişimde incelikler ve olmazsa olmaz basit kurallar vardır. İletişim bir sanattır. Ve sadece doğru iletişim kurabilenler tam olarak anlaşılabilirler.
Çocuklarla ve velilerle iletişim sırasında onlarla konuştuğumuzda mutlaka “etkin dinleme” yapmalıyız.
4 Eylül 2008
İbrahim ER İlköğretim Programı ve Telafi Eğitimi
Dünyamızda ve Ülkemizde eğitim konusunda her sene yeni değişimler oluyor.Eğitimin değişim ve dinamik bir yapısı vardır.Toplumdaki her değişim eğitime de yansımaktadır.Bu değişiklikleri dikate alarak eğitimi ona göre yönlendirme gerekliliği doğmuştur.Bu sene de her sene olduğu gibi yeni uygulamalara geçilecektir.
Yeni yapacağımız uygulamalarda öncelikle 2 amacımız vardır.Bunlar eğitime erişim ve eğitime kalite anlayışımızdır.Bunlardan eğitime erişim en önemlisidir.Cumhuriyetten beri ilköğretim ödev ve haktır.Ancak bazı nedenlerden dolayı çocuklarımız eğitim ve öğretimden geri kalmaktadır.Ülkemizde eğitimleşme oranı %98 olup okula devam etmeyen öğrenci oranı %2 de kalmaktadır.Bu hedef %100 olmalıdır.Biz bu amaçla daha önceden kampanya şeklinde yapdığımız ve çok çeşitli kurum ve kuruluşların desteği ile yola çıkan Haydi Kızlar Okula Kampanyası ile bu okullaşma oranını %98 lere çıkarmayı başardık.Bu projeyi gerçekleştirirken de Eğitim Teknolojilerin büyük çabaları ile meydana çıkarılan E-Okul ile beraber artık Okula gelmeyen Öğrencilerin tespiti yapılmış olup bu çocukların okula gelmesini sağlamaya çalışmaktayız.Haydi Kızlar Okula Kampanyası ile beraber 320 000 bin öğrenci okula başlamıştır.Bu kampanya ile beraber çoğu erkek çocukta eğitime kavuşmuştur.
Haydi kızlar Okula kampanyası ile beraber geride kalan 450 000 öğrencide eğitime kavuşturulmaya çalışılacak.E okulla beraber Adrese dayalı sistemle beraber 10-14 yaş çocukları belirlenerek ve bu çocuklarında eğitime kavuşması sağlanacaktır.Bu durumda çocuğun kendi yaşıtına gelene kadar devam edecektir.
Okula gitmeyen öğrencilerin okula gelmemem nedenlerini incelediğimizde değişiklik görmekteyiz.Temel neden olarak yoksulluk gelmektedir.Bunu takip eden nedenler ise töresel düşünceler ve çocukların işlerde çalıştırılmasıdır.Bu nedenlerden dolayı çoğu çocuk okula başlayamamıştır.Bizler Haydi Kızlar Okula Kampanyası ile beraber Okulların kendi politikalarını üretmelerini sağlayacağız.Bu okullar kendi bulundukları yerde okula başlamayan 10-14 yaş arası çocukları tespit ederek bu çocukları telafi eğitimine diğer adı ile yetiştirme kursuna alınarak çocuğu kendi yaşıtları ile aynı seviyeye getirmeye çalışılacaktır.
Yetiştirme kursunda Eylül 2008 de 10-14 yaş arası çocuklar faydalanacak.Bunlar 4 program olarak yetiştirme kursuna alınacak. 1-3/A Okuma yazma bilmeyen ve de hiç okula gitmeyen çocuklar alınacak.1-3/B programı ile beraber Okula giden ancak bazı nedenleri ile okulu bırakılanlar alınacak.diğer programlar 4-5 programı bunlar 3.sınıflara kadar devam edenler gidecek.6-7.program ise daha büyük yaşta çocuklar faydalanacaktır.Bu çocuklara diploma verme amacımız yok sadece bu çocukların kendi yaşıtlarına yetişmeleri sağlanacak ve bunun ardından yaşlarına uygun sınıflara gelmeleri sağlanacak.
Bu çocuklar E Okulla beraber tespit edilmiş olup,bunların okula gelmeme nedenleri öğrenci ile veli ile görüşülüp bunun sonucunda Yetiştirme kursuna alınacaktır.Bu çalışmalar genel olarak ilçelerde devam edecektir.Köylerde ise sınıf açılma sayısı 10 olarak sunulmuştur.Ancak bu sayı 10 dan daha az olursa yine sınıfın açılmasını sağlayacağız.Bu yetitirme kursu 8 ile 10 hafta sürecektir.Bu çalışma süresi istenildiği zaman uzatılabilecektir.
Bu kursa eğer öğrenciler tam olarak tespit edildikten sonra eylül ayında hemen başlanabileceği vurgusu yapılı.Bunun için eğitim materyalleri kurul kararı ile kitapları hazırlandığı ve bu konuda da eksikliğin giderilmesi sağlanacak.Bunun için İllerde kurulacak komisyon o kişilerin evlerine kadar giderek ikna etmeleri sağlanacak.Bu çalışmada Unicef in katkısı sağlanmıştır.Bu çalışmanın tam ve doğru işlenmesi için sosyal çevreninde bunu sahiplenmesi gerekmektedir.Bu çalışmanında başarılı olması gerekmektedir.
Performans ve Proje çalışmalarında velilerden gelen şikayetler var.Burda velilere maddi külfet getirdiği şikayetleri almaktayız.Ancak bu programın vazgeçilmez unsurudur.Burada öğretmenlere düşen görev öğrencileri zor konular vererek öğrencilere hazırladığı konuları internetten alarak hazırlaması yanlıştır.Burda en dikkate alacağı durum öğrencilerin bilişsel durumudur.Öğrencilerin hazıroluşlarına aykırı çalışmaları vermemelidir.Öğrencilere vereceği ödevler kütüphaneden araştırabileceği canlı kaynaklardan yararlanacağı çalışmalar olmalıdır.
Okullarda 30 öğrenci üstünün engellemesi sağlanması gerekliliği vurgulandı.Ancak ülkemiz devamlı göç eden hareketli bir ülke o yüzden sıkıntı oluyor.Ama MEB in bu konuda çalışması olduğu en yakın zamanda bunu faaliyete geçireceğiz.Öğrencilere dağıtılan kitaplar her geçen gün daha kaliteli olması sağlanacak.Bu kitaplar tekrar değerlendirmek maksadıyla sene sonu toplanacaktır..