Geceler güzeldir. Sevmek kadar
güzeldir belki. Ama kaçymyz bunun farkyndayyz? Belki hiç, belki de hepimiz...
Gecenin bu güzelli?i çekiyor beni ve birini,
?ükrü'yü.
- Sykkynym, diyor ?ükrü. Biraz
?öyle dola?sak.
- ?imdi
mi?
- Fark eder mi? Ha gece olmu?,
ha gündüz. Hayat o kadar tatly ki, inan acylar olmasa,
ya?anmaz.
Anlyyordum. Onun derdi,
benimkinden de beterdi. Evlerinin penceresinden bize bakan bir kyza lâf atmayy
denedi. Mani oldum.
- Yengen olur,
dedim.
- Yok, dedi. Bu kadary da
fazla. Sa?a dön yenge, sola dön yenge. Köküne kyran girece?i de yok
ya?
Kyz, bir öfkeyle, bir hynçla
çekti perdeyi. Yçindekini kustu:
- Terbiyesizler,
utanmazlar!
Geceler güzeldir. Geceler
tatlydyr. Acylar olmasa, inan ya?anmaz. Ya?amak dedi?in, sebepsiz olmaz. Sebep
ister kin olsun, ister tatly bir duygu. Sebepler ya?atyr
adamy.
- Ne anladyn? dedim
?ükrü'ye.
- Zaten neyi anlyyoruz
ki?
Hakikat buydu. Türlü boya ile
syvanmaz gerçek buydu. Ki?iler ne anlyyordu, neyi anlyyordu belirsiz. Bir gülü?,
bir içtenlik bizim için yeter sebeptir. Oturur neler yazmayyz bir kyza veya
kadyna? Ama o, bizi sevmiyormu?, ne çykar? Yaratty?ymyz dünyanyn ki?ileri mutlu
ya! Onlar seviyorlar ya birbirlerini! Bunlar mutlu kylyyor
bizi.
- Hayat, diyecek oldu
?ükrü.
- Byrak canym, dedim. Ne var
hayatymyzda? Güllere bak sen, güllere.
- Hem de beyaz
gül...
En tatlysyny, en nazlysyny
koparyyorum, hayyr di?liyorum. Apartmandan yükselen çirkin gülü?lere
aldyrmyyorum. Sonra yava? yava? dü?ünceler saryyor beni. Ramazanpa?a'da,
?ükrü'den ayrylyyorum. Adymlarym sykla?yyor, Gazi Bulvary'ndan 47. soka?a
geçiyorum.
- "Biz de böyleyiz" diye
dü?ünüyorum. "Dünyaya gözlerimizi açty?ymyz zaman, ne kadar saftyk, ne kadar
temizdik! Ya ?imdi? Yftiralar, dedikodular; allak bullak ediyor bizi. Benim güle
yapty?ymy, ki?iler de ki?ilere yapyyor."
Kö?eyi dönünce,
heyecanlanyyorum. Beyaz gülü, ona atmak istiyorum. Sabahleyin uyku mahmurlu?una
yenilmez de görürse beyaz gülü; heyecanlansyndy, kyzsyndy, köpürsündü. Benden
böyle bir davrany? beklemedi?ini de
dü?ünsündü.
Varol Kuaför'ün y?yklary henüz
sönmemi?ti. Dü?üncelerimi güya kimse bilmiyordu. Oysa ben, ne kadar utandym.
"Hayyr!" dedim. "Beyaz güle kyymamalyyym." Varsyn gözümün önünde solsundu.
Beyazynyn üzerinde de hiçbir canlylyk kalmasaydy. Kirlenseydi. Ama bütün bunlar,
gözümün önünde olsaydy, ne çykardy?
Atmadym beyaz gülü ona.
Yüre?imi ikiye böldüm. Ölçtüm, biçtim. Kendime kyzdym, köpürdüm,
küfrettim.
- "Biz de böyleyiz!" dedim
yeniden. "Ayny beyaz gül gibiyiz. Belki de kaderimiz onun avuçlarynda gizliydi,
yer yer de kirliydi. O bana, ben ona; durmaksyzyn veryansyn
ediyorduk."
Oysa ?imdi, avucuma dü?mü?
beyaz gülün a?lamasyna da aldyrmyyordum. Varsyn gözümün önünde a?lasyn,
dursundu. Beyaz gül, sadece benim gözümün önünde kirli saryya dönsündü. Ama
ikimizin arasynda kalsaydy bu.
Beyaz gül hâlâ duruyor. Onu
hâlâ saklyyorum. Ne var ki, günden günü soluyor,
kirleniyor.
Yftiralar, dedikodular
tükenmiyor...
Beyaz gül de
kirleniyor...
Ama yüre?imin öbür yarysyndaki
beyaz gül, hâlâ ilk günkü gibi duruyor! Arada bir, yüre?imi
kanatyyor!
Yeni Kyroba Gazetesi, 17 Mart 1966 /
Aydyn
Oyhan Hasan BILDIRKY